29 Ekim 2009 Perşembe

Ah benim bir blogum vardı değil mi? Yıllardır yazmamışım gibi hissediyorum buraya. Şöyle hayatımda ki değişikliklerden bahsedeyim güzelliklerden bahsedeyim falan isterdim de nerdeee.
Olan biten hiçbirşey yok ben yine aynı ben. Hatta artık daha fazla evde zaman geçiren hatta hatta bütün zamanını evde geçiren bir insan oldum çıktım. Sosyalleşemiyorum iş bulamıyorum dört duvar arasından çıkamıyorum.

Kendimi dizilere filmlere verdim. Nerden nasıl daha iyi kalitede dizi film indiririm bütün gün bunlarla uğraşıyorum. Ayda bir de falan bir kitap okuyorum ama genelde çok satanlar listesi kitaplarından. Çok entelektüel değilim anlayacağınız.

Ha bir de bu aralar tenis maçlarına fena sardım. Yıllardır izlerim aslında ama bu kadar nerdeyse bütün turnuvaları takip eder bi insan olmamıştım. WTA'de ne kadar turnuva varsa oynanan şu son 3 ayda izlemiş olabilirim o derece ki bi ara nerdeyse haftada bir yeni turnuva vardı. Velhasıl kelam zevkli bişey bu tenis denilen spor. Uzun zamandır da oynamayı öğrenmek istiyordum şu aralar başlayabilirim. Seyirci modundan çıkıp oynayan moda da en kısa zamanda geçerim umarım.

Aslında ben dizi tanıtımı gibi bişey yapacaktım bu yazıda. Daha doğrusu tanıtım da denmez buna işte kendi görüşlerimi aktarıcaktım ama yazı çok uzar zaten okuyucu da kaybetmişimdir olanların da yazı uzun diye okumamazlalık yapmasını istemem. O yüzden bir başka yazının konusu yapacağım yeni favorilerimden olan diziyi. Şimdilik bu kadar olsun bir daha ki bilmem kaç aylık aradan sonra görüşürüz. (Şaka şaka yazmak istiyorum bu aralar. Hoş yazıp yazmamam pek umursancak bişi değil ama olsun.)